Şiir Nedir?
Şiir (nazım) ; Düşünce, duygu ve hayallerin ölçülü, uyaklı mısralar halinde yazılmış ve biçimlemesine denir. Ahenk, ritimle, ses uyumuyla estetik tat oluşturan bir edebi türlerden birisidir. Şiir imgeye, çağrışımlara ve düş gücüne dayanarak türetilmektedir. Ahenkli, coşkulu bir söyleyişi vardır. Şiirin kendine göre bir dili vardır. Pek çok şiir sanatsal açıdan güzel gözükse de aşırı süslü olmasından dolu kalıcı olamamıştır. Günümüze gelen pek çok şiir konu bütünlüğü ve sadelik açısından gayet ilgi çekicidir.
Şiirde Bulunması Gereken Özellikler
İmge, duyular, sezgi çok önemli bir konumdadır. Şiirler barındırdıkları konuya göre lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik, dramatik temel alınarak altı tür bulunmaktadır.
Epik Şiir Nedir?
Epik Şiir, Bir topluluğun yaşamış olduğu olayları, acıları, anıları, savaşları, kurallara uyulmaması, ulusla ilgili problemleri, doğa olayları ( doğal afet vb. ) ve benzeri sorunlarda kahramanlık, yiğitlik yapanları sevinçli bir üslup ola anlatan şiirlere epik şiir denir.
Didaktik Şiir Nedir?
Didaktik Şiir, bilgi verme, öğüt vermek, bir fikri açıklama amacı hedefleyen şiirlere didaktik şiir denir.
Pastoral Şiir Nedir?
Pastoral Şiir, Doğa hakkında ve doğanın güzelliği hakkında bilgi veren doğayı korumayı hedefleyen, köylülerin yaşamını, aşklarını, sevgilerini, üzüntülerini anlatmakta olan şiirlere pastoral şiir denir.
Dramatik Şiir Nedir?
Dramatik Şiir, bir eylemi, koşulları tiyatro benzeri biçimde canlandırmakta olan şiirlere dramatik şiir denir.
Satirik Şiir Nedir?
Satirik Şiir, belli bir kimseyi, ya da bir düşünceyi, bir koşulu aktif ya da pasif şekilde, eleştirme güçlü olan şiirlere satirik şiir denir.
Hikaye Nedir?
Hikaye gerçek veya gerçeklik ihtimali olan bir olayı aktaran kısa, düz yazı grubuna giren anlatıdır. Kısa olması yalın bir olay örgüsüne sahip olması genel anlamda önemli bir olay ya da sahne aracılığı ile tek ve yoğun bir etki uyandırması aynı zamanda az sayıda karaktere yer vermesi ile roman ve diğer anlatı türleri arasından ayrıdır.
Hikayede olayın geçtiği yer sınırlıdır. Anlatımı özlü, yoğundur. Hikayede bulunan karakterler belirli bir olayın içinde gösterilir. Bu karakterlerin genellikle belli özellikleri yansıtılır. Konu tamamen düş ürünü olabilir. Aynı zamanda tamamen gerçekçi de olabilir. Genel olarak ironik bir rastlantı yoluyla oluşturulur. Özel bir an üzerinde yoğunlaşan olay sürpriz sonlar ile hikayeyi bitirmektedir.
Hikaye Unsuru Ne Demektir?
Antik dönemden günümüze kadar ulaşabilen hikayeler vardır. Farklı akımlar ile geliştirilerek hikayeler şu anki hallerini almışlardır. Hikayenin başından sonuna kadar giriş, gelişme ve sonucu uyumlu bir şekilde oluşturabilmek için hikaye içerisinde yer alan bazı unsurlar öne çıkmaktadır. Bir hikaye var olurken hikayeyi tamamlayan etmenlere hikaye unsuru denmektedir. Hikaye yazılırken içinde yer alan her bir unsurun temle görevi bulunmaktadır. Bu görevler hikayenin bir bütün haline gelmesini sağlamaktadır. Kullanılan hikaye unsurları ile giriş, gelişme ve sonuç uyum içerisinde olacaktır.
Hikaye Unsurları Nelerdir?
Hikaye unsurları 5 tanedir. Her biri kendi içinde değişik görevler üstlenmiştir. Hikayenin ilgi çekebilecek potansiyeline olanak vermektedir. Dikkat edilmesi gereken noktalardan bir tanesi bütünden kopmamaktadır. Zengin bir yapı oluşturabilmek için bütüne dikkat edilmelidir. Hikaye unsurları bu şekilde dikkate alınmalıdır. Hikaye unsurlarını açıklayacak olursak;
- Olay: İçinde söz söylenen yaşantı ya da durum olarak tanımlanır.
- Kişiler: Hikaye içinde olayı yaşayan ya da olayın gelişmesine dahil olan insanlardır.
- Yer: Hikayede bulunan olayın yaşandığı mekan ya da çevrelerdir.
- Zaman: Hikayede yer alan olayın geçtiği dönem olarak bilinir. Bu hikaye unsuru herhangi bir anı ya da mevsimi içerebilir.
- Dil ve Anlatım: Etkili sözcükler, deyim ya da atasözleri ile birlikte tamlamalar sayesinde zenginleştirilmiş dil öne çıkmaktadır. Bunlar ile birlikte günlük konuşmalara uyum sağlayan bir anlatımı olmalıdır. Açık ve akıcı olması da oldukça önemlidir.
Hikaye unsurları bu 5 bölümden oluşmaktadır. Hikayenin bütün şeklini oluşturan unsurlar bunlardır. Hikaye unsurlarına dikkat edilmesi sonucunda oldukça başarılı hikayeler yazılabilir.
Hikayenin Tarihi Nedir?
Eski Yunan’da fabl ve kısa romanlar vardı. Binbir Gece Masalları da hikayenin habercisi oldu. Yalnız hikaye ancak 19. yy.’da masalsı bir anlatım ile karşımıza çıktı. Türkiye’ de hikaye kavramı diğer yeni türler gibi Tanzimat dönemi geçtikten sonra edebiyatımıza girmiştir. Bizim tarihimizde ilk gerçek temsilcisi Ömer Seyfettin olmuştur.
Falaka, başı vermeyen şehit hikayeciliğin gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır. Bunun dışında yine Sait Faik Abasıyanık ‘ta Türk hikayelerine oldukça büyük katkı sağlayan isim olmuştur. Toplumun problemlerinden ziyade bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen bir yazar olmuştur. Yazar da hikayelerinde kendisinden yola çıkarak bireyler hakkında hikayeler yazıp insan gerçeğini anlamaya çalışmıştır. Genel olarak hikayelerinde şehirli alt sınıf hayatını kaleme almıştır. Bu sayede insanı ele alan sanatçılar sınıfında yer almaktadır.
Hikaye Unsurlarının Kullanımı
Bütün unsurlar herhangi bir hikayeye başlamadan önce detaylı bir şekilde ele alınmalıdır. Aynı zamanda hikaye içinde planı da dikkatlice incelenmelidir. Baştan sona bu şekilde giriş gelişme ve sonuç bölümlerinin bütün etkileri ortaya çıkarılır. Karakterlerin kişilik özellikleri en başta oluşturulmaktadır. Daha sonra hikayenin farklı bölümlerine yayılır. Başka bir taraftan hikaye çeşidi de büyük öneme sahiptir. Bu konuda çeşit bakımından da farklı hikayeler bulunmaktadır. Nasıl bir hikaye anlatacağınızı belirleyip hikaye çeşidinizi daha önceden incelemeniz önemlidir. Bu şekilde hikaye unsurlarını ele alarak güzel bir bütünlük oluşturabilirsiniz. Oluşturacağınız bütünlük bozulmadan devam ettiği sürece hikaye bütün özelliklere uygun hale gelecektir.
Hikayede Plan
Hikayenin planı da diğer yazı türlerinde olduğu gibi 3 ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerin isimleri diğerlerinden farklıdır. Bunlar;
- Serim: Hikâyenin giriş bölümü olarak bilinir. Bu bölüm içinde olayın geçtiği çevre, kişiler tanıtılmaktadır. Ana olaya giriş yapılmaktadır.
- Düğüm: Hikâyenin bütün yönleri ile anlatıldığı en geniş bölümü düğüm bölümüdür.
- Çözüm: Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak olayın bittiği bölümdür.
Hikaye planı bu şekilde oluşmaktadır. Ancak bütün hikayelerde bu plan uygulanamaz. Bazı öykülerde başlangıç ya da sonuç bölümü yoktur. Bu bölümler okuyucu tarafından tamamlanır.
Deneme Nedir?
Bir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş havası taşıyan bir üslupla kaleme aldığı yazılara “deneme” denir. Deneme, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği varlıklarla ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin belli bir plana bağlı kalmayarak, tamamen kendi kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü kısa metinlerdir. Deneme yazarı öne sürdüğü düşünceyi doğrulama, ispatlama, kanıtlama kaygısı taşımaz. Denemenin inandırıcılığı, ele alınan konunun içtenlikle anlatılmasından kaynaklanır.
Denemenin özellikleri şunlardır:
- Denemelerde yazar herhangi bir konudaki görüşlerini kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlatır.
- Deneme, kişinin kendi dışındaki varlıklarla herhangi bir konuda gerçek ya da hayalî olarak girdiği diyalogun ürünüdür.
- Denemeler tek bir konuyu rahat ve akıcı bir biçimde ele alan, çoğu kez yazarının kişisel bakış açısı ve deneyimini aktaran orta uzunluktaki edebî metinlerdir.
- Konuların kişisel bir anlayışla işlenmesi; çeşitli sanatçıların aynı konudaki değişik fikir, zevk ve inanışlarını yansıtması bakımından bu tür önemlidir.
- Denemeye özgü belirli bir konu yoktur. Konu özgürce seçilir.
- Her şey denemenin konusu olabilir. Yeter ki yazarın o konuda bir birikimi olsun. Ancak denemeler daha çok her devrin, her ulusun insanını ilgilendiren konularda yazılır.
- Denemelerde diğer fikir yazılarından farklı olarak aşk, dostluk, iyilik, güzellik, ahlak, sevinç, kültür, yiğitlik gibi daha çok soyut ama kalıcı ve evrensel konular işlenir.
- Denemeci için konu amaç değil, araçtır; kendi fikirlerini söyleyebilmesi için birer sebep durumundadır. Denemeci, irdelemelerinde tamamen kendini, kendi bilgi ve kültür birikimini, beğeni düzeyini esas alır. Deneme yazarı eserini kaleme alırken okuyucuyu hesaba katmaz. Okuyucunun vereceği tepki konusunda herhangi bir kaygı taşımadan konusunu dilediği şekilde seçer, istediği tarzda işler. Denemeler konuların genellikle derinlemesine işlendiği yazı türleridir. Denemenin en belirgin özelliği, yazarın konuyu kendi kendine konuşuyormuş gibi kaleme almasıdır. Denemenin bu özelliği Nurullah Ataç’ın şu sözleriyle özetlenebilir: “Deneme ben’in ülkesidir. Ben demekten çekinen, her görgüsüne, her görevine ister istemez benliğinden bir parça kattığını kabul etmeyen kişi denemeciliğe özenmesin.”
- Bu türün ilk ustalarından Montaigne, denemenin ilkelerini şöyle anlatmaktadır: “Herkes önüne bakar, ben içime bakarım; benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım… Bir şey öğretmem, sadece anlatırım.” Bu bağlamda denemenin her cümlesinde yazarın kendisi vardır. Okuyucu ile yazar arasında bir duygu, düşünce ve ruh alışverişi oluşur. Esere hâkim olan unsur, insanın ta kendisidir.
Dünya Edebiyatında Deneme
Deneme türünün ilk örnekleri, daha “deneme” teriminin bile ortaya çıkmadığı eski Yunan ve Latin edebiyatlarında görülmektedir. Bunlar Epiktetos’un “Sohbetler”, Eflatun un “Diyaloglar”, Cicero’nun ‘Kimi Eserleredir. Seneca’nın bazı eserlerinde de denemelere rastlanmaktadır.
Bugünkü anlamdaki denemenin kurucusu 16. yüzyıl Fransız yazarı Michel de Montaigne’dir (1533-1592). Denemenin ilk örneklerini veren Montaigne yazdığı metinlerin kişisel düşünce ve deneyimlerinin iletilmesine yönelik edebî parçalar olduğunu vurgulamak için “deneme (essai)’ adını seçmiştir. Daha sonra yine çok tanınan İngiliz yazar Francis Bacon (1561-1626) ve Charles Lamb da bu türde eserler kaleme almış ve bu türü geliştirmiştir. Fransız edebiyatında Andre Gide (1869-1951) ve Alain İspanyol edebiyatında ise Miguel Dunamuno, Alman edebiyatında R. Maria Rilke gibi sanatçılar da bu türdeki eserleriyle tanınmıştır.
Türk Edebiyatında Deneme
Deneme türü, Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra Batı’nın etkisiyle girmiştir. Deneme önceleri “Musahabe”, “Tecrübe-i Kalemiyye (kalem tecrübesi)” gibi isimler ile anılmıştır. İlk özel gazete Tercümân-ı Ahvâl (1860)’in yayın hayatına başlamasından itibaren gazetelerde çıkan değişik yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için dil, anlatım ve yaklaşım bakımından zemin oluşturmuştur.